1950 yılından itibaren çok partili sisteme geçişi ile milletin iradesine dayandırılmaya çalışan demokratik düzen, yakın tarihimize kadar 10 ile 15 yıl aralıklarla askeri darbe müdahalelerle milletin iradesini zarara uğratmıştır. İlk olarak 27 Mayıs 60 darbesi, sonrasında 71 muhtırası, 80 darbesi, 28 Şubat süreçleriyle askeri müdahalelere tanık olmuştur. Biz alıştık atanmışların seçilmişlere müdahalelerine ama şunu da gördük, asla ve asla şiddetle bir ideoloji bastırılamaz. 1961 seçimlerindeki Adalet partisinin başarısı, günümüze gelirsek DTP’nin kapatılmasından sonra kurulan BDP’nin 12 eylül referandumundaki başarısı, bu yasakçı zihniyetin çuvalladığı son siyasi olaydır. Tepedeki elitist kesim, demokrasi masalları altında kendi ideolojisini yayar Türkiye’de. Önce başbakanını asar, sonrada adını bulvarlara havaalanlarına verir. Burada size menderes ve politikasını savunmayacağım. Benim karşı durduğum olay, bir siyasi mücadelenin 5. Sınıf ülkelerin yaptığı gibi darbe ile son buluşması. Eğer bir ülke gerçekten demokrasi ile yöneltildiğini savunuyorsa zaten halk kendini yönetecek ideolojiyi başa getiriyor; ancak bu durum demokrasiyi tehdit etse bile ceza bu şekilde olmamalı eğer oluyorsa da devlet özür diler gibi adını bulvarlara havaalanlarına vermemelidir…
Yazar: ÖZGÜR KÖŞE