Ahtamar'daki ayinden sonra Van'a gelen giden Ermenilerin sayısı arttı. Bu artışla birlikte Ermeniler hazinelerini almaya geldiler söylentileri yaygınlaştı ve dedektör satışları da patladı
Yurtdışından Van’ı gezmeye gelen bir Ermeni turist haber veriyor: “Van’da İn köyünün oradaki kiliseyi yıkıyorlar. Tekneyle geçerken gördük. Yanlarına gittik ve konuştuk da, yıkıyorlar.” Önce anlamaya çalışıyoruz.
Gelen bilgi, teknecilerin kazıyı yapanlar için “Bizim çocuklar” dediği. Van’daki arkadaşlarımız köye gidiyor. Kurulan çadırlar kaldırılmış ama duvar yıkık belli. İçeride bir altın arama çalışması yapılmış. Çalışma sırasında toprağı da kapıdan çıkaramayan defineciler, kilisenin duvarında koca bir delik açmışlar ki toprağı tahliye etsiler.
Öte yandan aynı hafta Sevan Nışanyan’ın Şirince’deki Hodri Meydan Kulesi’nin açılışı haberi geldi. Onu da yıkmak niyetindeler, Sevan’ın diğer evlerini yıkmak istedikleri gibi. Hemen ardından da Erzurum’daki Öşvank’ın yıkılmak üzere olduğu haberi çıktı ortaya. Yıllardır harabe halinde olan Anadolu’nun dört bir yanındaki kiliseler gibi Öşvank’ın da sütunu çalınıp yerine bir ağaç parçası konulduğundan yıkılma tehlikesi var.
Birbirine bağlı ve aslında Türkiye gerçeğini yansıtmak için çok iyi örnekler olan bu üç durumu da ayrı ayrı analiz etmek gerek.
Öncelikle bizim çocuklar denen kişiler Van’ın köylüleri. Deveboynu manastırının bulunduğu yer, Ahtamar iskelesinden yaklaşık 40 -50 kilometre . İn köyü’nün ilerisinde. Yolun yarısından sonrası düzenlenmemiş olduğu için oldukça zor bir yerde. Deniz yoluyla, süratli bir tekneniz varsa, Ahtamar iskelesinden 40 dakika sürüyor, normal tekneyle ise saatler.
Toprağın altında değil, üstünde
Gelen bilgi, teknecilerin kazıyı yapanlar için “Bizim çocuklar” dediği. Van’daki arkadaşlarımız köye gidiyor. Kurulan çadırlar kaldırılmış ama duvar yıkık belli. İçeride bir altın arama çalışması yapılmış. Çalışma sırasında toprağı da kapıdan çıkaramayan defineciler, kilisenin duvarında koca bir delik açmışlar ki toprağı tahliye etsiler.
Öte yandan aynı hafta Sevan Nışanyan’ın Şirince’deki Hodri Meydan Kulesi’nin açılışı haberi geldi. Onu da yıkmak niyetindeler, Sevan’ın diğer evlerini yıkmak istedikleri gibi. Hemen ardından da Erzurum’daki Öşvank’ın yıkılmak üzere olduğu haberi çıktı ortaya. Yıllardır harabe halinde olan Anadolu’nun dört bir yanındaki kiliseler gibi Öşvank’ın da sütunu çalınıp yerine bir ağaç parçası konulduğundan yıkılma tehlikesi var.
Birbirine bağlı ve aslında Türkiye gerçeğini yansıtmak için çok iyi örnekler olan bu üç durumu da ayrı ayrı analiz etmek gerek.
Öncelikle bizim çocuklar denen kişiler Van’ın köylüleri. Deveboynu manastırının bulunduğu yer, Ahtamar iskelesinden yaklaşık 40 -
Toprağın altında değil, üstünde
Yurtdışındaki Ermenilerin çoğu Van’daki manastırların yerlerini bilir. Bilmeyenler de Agos’un Eylül’de yayınladığı Van’daki 90 küsur manastırın yerini gösteren haritaya bakıp bulabilir. Ahtamar adasındaki ayin öncesinde ve sonrasında Van’a gelen giden Ermenilerin sayısının artmasıyla birlikte bu kiliselere inanç ziyaretinde bulunanların sayısında da gözle görülür bir artış oldu. İşte bu artışla birlikte “Ermeniler hazinelerini almaya geldiler” söylentileri de yaygınlaşma ve dedektör satışları patlamaya başladı. Bunun bir sonucu olarak da Deveboynundaki manastırın duvarı yıkıldı. Tıpkı daha önce Altınsaç’taki Surp Tovmas Manastırı gibi.
Anlatamadık, yıllardır anlatamadık. Hrant da dedi üstelik, “bu ülkenin zenginliği toprağın üstünde, altında değil” diye. Bu sözü bir daha yinelemekte fayda var ve realist bir cümle daha eklemekte de. Varolan altınlar da zaten gitmiştir sevgili defineciler, o yüzden vazgeçin aramaktan.
Hodri meydan
Bir yandan Türk devlet zihniyetinin yıkım kültürü politikası devam ederken öte yandan Ermeniler yapmaya devam ediyor. Her ne kadar kaçak yapıldığı söylense de ben Nışanyan evlerini Cumhuriyet rejimine ve devletin faşist kültür politikasına karşı bir duruş olarak değerlendiriyorum. Bir yandan devletin ve halkının eliyle bu ülkede yaşayanların kimlikleri için çok önem taşıyan tarihi yapıların yıkımı devam ederken, yeni bir kilise veya manastır yapımına izin verilmezken, hatta var olanların, Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılması bile bu kadar büyük sorun haline getirilirken Nışanyan evleri, kaya mezarı, Hodri Meydan kulesi bu ülkede halen üretmek isteyenlerin geleceğe umutla bakmasını sağlıyor.
Öşk Gürcü olsa ne olur...
Öşk Gürcü olsa ne olur...
Erzurum’daki Öşvank’ın sütununu çalanların, sütun yerine koyduğu kütüğün çürümesi sonucunda kilisenin yıkılma tehlikesine girdiği haberi de ilginçti. Sütunun çalınması ve yerine kütük konulması değil de kütük vesilesiyle yıkılabilecek olması ve Gürcistan hükümetinin restorasyon sözü verip çalışma başlatmaması konu edilmişti haber kanallarında. Şimdi önce ismine bakın kilisenin: Öşvank. Agos’ta bunu yüzlerce kez yazdık. Adı “vank” (Ermenice manastır) olan bir yer, nasıl Gürcü yapısı olarak sunulabilir? Siz yorulmayın ben söyleyeyim: Türk devletinin kültür politikasının “kurnazlığıdır” bu. Devlet, Ermenilerin tarih boyunca uzun süre Gürcü krallığı himayesinde kalmasını fırsat bilir ve zaten sorunlu olduğum bu hükümeti nasıl saf dışı bırakırım diye düşünür: “Gel Gürcü komşu. Bu kilise uzun süre senin himayendeki Ermeni halkına aitmiş. Ama biz onlarla uğraşamayız. Sen bunu restore et, kilise de Gürcü kilisesi olarak kayda geçsin. Hem sen de istersen restore etme, zaten kendi ülkendeki Ermeni kiliselerini yıkmak istiyorsun. Buradaki de atıl kalsın, kendi kendine yıkılsın.” Bak bak bak...
Gürcistan son beş yıl içerisinde defalarca uluslararası medyada ülkedeki Ermeni kiliselerinin ve mezarlıklarının yıkımıyla ilgili uyarıldı. Tiflis’teki Ermeni mezarlığının üstünde şu anda muazzam yükseklikte bir Gürcü kilisesi yükseliyor. Mezarlık dört duvar kalmış durumda. Sanırsınız ki, Ermenilerin edebiyat başkenti sayılabilecek Tiflis’te bu halkın nüfusu o kadar azmış ki, mezarları o kadar yer kaplayabilmiş.
Ayrıca neden kilisenin restorasyonu için Gürcü hükümetinden destek isteniyor? Bu yapılar, bu ülkenin değeri, tarihidir. Bu teklif Türkiye’nin kendi değerlerine sahip çıkamadığının göstergesi değil mi? Sonra da gelip ev aldılar, köy aldılar, mal aldılar, ülke elden gidiyor mu diyecekler acaba?
Gürcistan son beş yıl içerisinde defalarca uluslararası medyada ülkedeki Ermeni kiliselerinin ve mezarlıklarının yıkımıyla ilgili uyarıldı. Tiflis’teki Ermeni mezarlığının üstünde şu anda muazzam yükseklikte bir Gürcü kilisesi yükseliyor. Mezarlık dört duvar kalmış durumda. Sanırsınız ki, Ermenilerin edebiyat başkenti sayılabilecek Tiflis’te bu halkın nüfusu o kadar azmış ki, mezarları o kadar yer kaplayabilmiş.
Ayrıca neden kilisenin restorasyonu için Gürcü hükümetinden destek isteniyor? Bu yapılar, bu ülkenin değeri, tarihidir. Bu teklif Türkiye’nin kendi değerlerine sahip çıkamadığının göstergesi değil mi? Sonra da gelip ev aldılar, köy aldılar, mal aldılar, ülke elden gidiyor mu diyecekler acaba?
Not: Gürcistan bir yana Türkiye topraklarında yaşayan Ermenilerin sadece mezarları bile talan edilmeden saklansaydı, ne kadar büyük bir alan kaplayacağını düşündüm bu son paragrafı yazarken..
Bu yazı, Aris Nalcı'nın izni ile Radikal 2'den alıntı yapılarak yayınlanmıştır.
KÖŞE KAPMACA