DİYALOG KAPISI BU MÜZİKLE AÇILACAK


Uluslararası Af Örgütü’nün düzenlediği ‘İnsan haklarına destek’ etkinlikleri kapsamında İstanbullu Bajar ve Yerevanlı Bambir 6 Aralık akşamı Babylon’da sahne aldılar. Af Örgütü’nün hazırladığı görüntüler eşliğindeki konser oldukça başarılı geçti. Bambir, bir gün sonra Haymatlos’ta bu kez solo bir konser için sahnedeydi.

Konserleri teknik anlamda anlatmak ve ağzınızı sulandırmak niyetinde değilim. Kaçıran zaten kaçırdı, iki grup da kendi yarattıkları tarzda üretimlerinin en üst noktasındalar. Dolayısıyla konserin iyi olmama ihtimali yoktu.
İnsanların Ermenistan ve Ermeni müziği deyince akla ilk gelen ve “Ermenilerin mezeleri iyidir” söylencesine benzeyen “duduk dinleyip ağlayalım” modundan çıkması için iyi bir ilk adımdı bu konserler. Zira Ermeni müziği Türkiye’de sadece Civan Gasparyan, Suren Asaduryan, kilise koroları ve fiahan Arzruni konserlerinden ibaret zannediliyor. Bu tarz konserler, Türkiye’nin, Ermeni toplumunu konumlandırdığı “müzelik” konumunun cemaatin kendisi tarafından benimsenmesine de yol açıyor. Hoş Ermeni toplumu içinde üretilen yeni bir şey pek yok. Dolayısıyla, bu tarz etkinliklere mahkum olma durumu bir gerçek.
Birçok kereler ise “Aman, başımıza bir şey gelmesin!” korkularıyla farklı bir şeyler yapılmasından uzak duruluyor.
İşte Bambir konseri bu tabunun nasıl yıkılacağın dair bir örnek gösterdi bizlere. Olan biteni abarttığımı düşünebilirsiniz, ancak burada asıl önemli olan konserin arka planıydı. İki yıldır Türkiye’deki Bambir’i Türkiye’ye getirmek için yoğun bir çaba gösteriliyordu. Ermenistan’ın en önemli rock grubu olan Bambir’in Türkiye’ye gelmesi hakkında, “Ne var canım, parası verilir getirilir!” diyenler olabilir. Ancak işin aslı öyle değil.
Hem Kürtçe hem Ermenice rock yapılabilecek bir ortam yaratılması hayli güç. Hele ki konserinizde politik içerikler varsa. İki yılın sonunda bakın nasıl bir ekip Bambir ile Bajar’ı sahneye taşıyacak etkinliğe imzasını atıyor: Uluslararsı Af Örgütü, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, Haymatlos, Babylon…
İlginç değil mi?
Bile bile lades
Ermenistan’dan Bambir’e Türkiye’de konser verdikleri için birçok kınama geldi. Biri facebook sayfalarına Ermenice küfür bile yazdı. Ermenistan’dan bir gazeteci organizasyonla ilgili benden bilgi alırken “Ermenistan’da insan hakları için sahne alırlar mıymış ki gidip Türkiye’de sahne alıyorlar” diye serzenişte bulundu. Bu anlamda kendi ülkelerinde tepki çekeceklerini bile bile İstanbul’a geldi Bambir. Haymatlos’taki konser öncesinde Narek’le yaptığımız sohbette, “Bu çok önemli bir adım. Bunun farkındayız” diyordu zaten.
Geri döndüklerinde seyircilerin artık farklı bir ruh halinde olacağını bilerek İstanbul’a geldiler. Risk aldılar, cesaret ettiler…
Bu işin bir yüzü. Bir de madalyonun diğer tarafına bakalım.
Babylon’daki konser sırasında seyirciler arasından bir replik: “Yahu duduk niye yoktu, Böyle Ermeni müziği mi olur. Babylon’a yakışmadı!”
Burada da organizasyonun aldığı riskleri görmek ve takdir etmek gerekiyor. Ermeni müziğinin sadece bu edebi söylemlerden ibaret olmadığını göstermeye çalışmak da bir riskti. Satan bellidir: “Ağlatan Ermeni müziği”. Ama Ermeni müziğinin yaşayan ve kendisini geliştirmeye devam eden bir varlık olduğunu görmek istemeyenlere de verilen bir cevaptı bu organizasyonlar.
Gomidas Anma konserleri sadece Ermeni toplumuna kapalı yapıldığı sürece diyaloga katkı sağlamayacaktır. Bambir, her hafta Türkiye’de sahne alan yüzlerce grup gibi sahneye çıkabildiğinde bizim olacak. Gomidas şarkıları metro müzisyenleri tarafından çalındığı zaman Gomidas’ın aslen Kütahyalı olduğunu anlayacak insanlar…

Sözün kısası: Herkes risklerini aldı. Ya siz seyirciler?

NOT: Bu yazı, Aris Nalcı'nın izni ile Agos'tan alıntı yapılarak yayınlanmıştır.