6 ay önce yaşanan talihsiz olay... Herkesin utanacağı dış politika acizliği... Ölen dokuz insan... Ölen insanları malzeme yapılarak kazanılan referandum... Davos, alçak koltuk krizi, Kurtlar Vadisi Filistin ve topluma enjekte edilen nefret tohumları... Yaratılan patlamaya hazır insan kümeleri... Tam normalleşme sürecine girildi derken, Sarayburnu’na yanaşan bir gemi... Aslında sadece şehirlerarası yolcu taşıma kapasitesine sahip bir gemi... Öyle bir sembolleştirilmiş ki, on binlerce insan adeta putlaştırarak slogan attı bugün Sarayburnu’nda. O pompalanmış kitle, ölenlerinin şehit olduğunu avazları çıktığı kadar bağırdı. Zaten bizde öyledir: Hem laik toplum yapısı olduğu iddia edilir, hem de her ölene şehit denir. Hadi biz de “şehit” diyelim. Yaşanan olayı, hepimiz gözlerimizi kapatarak izleyelim. Sakın başka bir ülkenin sınırlarına müdahale gibi görmeyelim. Cihattır diyelim, geçelim.
En iyisi biz ölenlere “şehit” diyelim. Sakın iki ülkenin vasıfsız politikaları yüzünden öldüklerini görmeyelim. Bu gün on binlerce insan “barış” için Sarayburnu’nda toplandı. Barış isteyen toplumla röportaj yapmak istedik. Düşünün; barış isteyen bu insanlar, o kadar çok nefret söylemi ürettiler ki, yapılan röportajı yayınlamak ahlaki değerlerimizi zorlar hale geldi. “Yahudi nedir?” Sorusuna verilen cevaplar, insanın kanını donduracak nitelikteydi. Ben daha bilinçli bir yapı görmek isterdim. Yaşanan olaylar, belirli bir ırka, dine yıkılsın istemezdim.
Merhaba niçin buradasınız?
- Şehitlerimize destek vermek için.
Peki, sizin için Yahudi kelimesi ne ifade ediyor?
- Müslüman düşmanları! İmanımızın karşısında duramayacaklar. Onlar için kitab-ı mukaddeste hadis var. Lanetli ırk onlar. Bilsinler ki bu kadar insan bir kova su atsak, onlar orada boğulur gider. Amerika’nın köpekleri er geç hesap verecek.
Nefretle anılan bir ırk! Ayıramıyor muyuz İsrail’le Yahudiliği? Kitlesel bir karalama kampanyası izledim bugün Sarayburnu’nda. Öyle bir toplum vardı ki orada, Mavi Marmara olaylarına müdahale eden İsrail’in yaptığını, bütün Musevilere mal etmelerini izledim. Elinde bir mikrofonla büyük kalabalığa tekbir getirten, bir nefret orkestrasının arasında kaldım. Bu orkestrayı, avuçları kızarırcasına alkışlayan bir kalabalık gördüm. 12 yaşındaki çocuğun, hiçbir şey bilmeden kafasında yeşil bandanayla tekbir getirdiğini gördüm. Bazı belediyelerin, otobüs kaldırarak Sarayburnu’na oluk oluk insan taşıdığını gördüm. Ağlayanlar gördüm. Nasıl ve neden olduğunu onların da bilmediği gözyaşlarını bıraktılar Sarayburnu’na. Ortak düşman seçildi bugün orada. Barış niyetiyle savaş ilan edildi.
Savaş aslında çok önceden ilan edilmişti. Medya ve bazı STK’ lar bu kadar insanı böyle örgütledi. Suç oradaki insanlarda değil. Benim suçlularım, dış politikadan zerre kadar haberi olmayan iki ülke. O ülkelerin iş birlikçi medyaları ve zayıf denetlemekten uzak muhalefetleri. Sonuç mu? Üzerinden edebiyat yapılan dokuz ölü… Rahat uyuyun
Yazar: BAĞIRAN KÖŞE