2010 kültür başkenti İstanbul, 2011 yılında da sanatsal faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Kültür başkentimiz son 5 yılda birbirinden ünlü ressamları ağırladı. Salvador Dali, Leonardo Da Vinci, Pablo Picasso… Geçmiş yıllarda, tarih ve sanat kitaplarından okuduğumuz ressamları, artık ülkemizin önemli sergilerinde görebiliyoruz. Bu imkanı biraz da sanatsever iş adamlarımıza ve onların kurdukları vakıflara borçluyuz.
Bu vakıflardan biri de Suna- İnan Kıraç vakfı. Vakıf bünyesinde faaliyet gösteren Pera müzesi, her yıl birçok sergiye ev sahipliği yapıyor. Pera müzesinin 2011’in ilk aylarındaki en önemli sergisi Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisidir. Sergi, 20. yüzyılın en önemli portre sanatçısı Frida Kahlo ve eşi Diego’nun portrelerini, desen çalışmalarını içeriyor. İstanbul’da bana bu aralar heyecan veren tek unsur bu olduğu için ben de bu hafta yazımı Frida Kahlo’nun sergisi ve sanat anlayışı üzerine yazmayı tercih ettim. İsterseniz, gelin kısaca Frida Kaho’yu tanıyalım. 20. yy’ın başlarında dünyaya gelen sanatçı, 18 yaşındayken ciddi bir kaza geçirir ve yatağa mahkum olur. Frida Kahlo’nun asıl sanatı, bu mahkumiyet yıllarından sonra başlar. Sanatçı, tavana astırdığı aynalar vasıtası ile kendi portrelerini yapar ve portre türünde dünya çapında bir ün sahibi olur. Picasso onu tarif ederken “ Ben bile bu kadar iyi portre çizemem.” ifadesini kullanır. Daha sonra iyileşince, Diego Rivera ile evlenir. Diego’nun o yıllardaki tanınırlığı Frida’ya da yarar. Önemli sanat galerilerine eserleri kabul edilir ve sergilenir. Bu sayede Frida, dünyaya açılma fırsatı bulur.
Sergi için Pera Müzesi’nin kapısından girdiğimde, büyük bir kuyruk ile karşılaştım. Onlarca insan soğuğa ve yağışa rağmen bilet alabilmek için sıra bekliyordu. Bu sıra, bana geleceğe dair büyük bir ümit bahşetti. Benzin ve yağ kuyruklarında bekleyen ecdadıma nazaran yeni nesil, sergi kuyruklarında bekliyor. Bu kuyruk, aslında bizim, yavaş yavaş okuyan bir toplum olmaya başladığımızı da gösteriyor.
Frida Kahlo, ne yalan söyleyeyim; dış güzelliği bakımından oldukça çirkin bir kadın. Tablolarına bakınca ilk başta oldukça irkildim. "Bu kadar çirkin bir kadın neden ısrarla kendi tablolarını yapmış?” diye de düşündüm. Lakin tabloların estetiğini incelediğimde bu düşüncelerimin tümünden arındım ve insanlığımdan utandım. Tabloları görmeniz lazım! O muhteşem kompozisyonlar, inanılmaz ince fırça darbeleri ile birleşmiş, Frida Kahlo'nun o beşeri çirkinliğini muhteşem bir sanata çevirmiş.
Bugünlerde eğer biraz sanatsal faaliyetleri takip ediyorsanız, bence bir Pera Müzesine uğrayın.Çünkü bu şansı bir daha yakalayamayabilirsiniz.
İletişim Bilgileri (Pera Müzesi)
Meşrutiyet Caddesi No.65
34443 Tepebaşı - Beyoğlu - İstanbul
Tel. + 90 212 334 99 00
Fax. + 90 212 245 95 11