Farklıyız...
Batıda Yunanistan,
Doğuda Ermenistan, Azerbaycan,
Kuzeyde Kırım, Gürcistan, Abhazya, Çeçenistan,
Güneyde İran, Irak, Suriye, Kıbrıs,
Uzaklarda İsrail, Bosna, Türkmenistan, Arnavutluk...
İstanbul'da Hrant, Yossi, Batıkan, Hakan, Eleni,
Mardin'de Rojin, Muhammed, Behnaz,
Ağrı'da, Aren, Seher, Ali,
Erzurum'da, Daryal, Tamara,
Trabzon'da, İklima, Hrisyos, Dursun,
Van'da Ahtamar,
Edirne'de Selimiye,
İzmir'de Bikkur Holim...
Ne isimler birbirini tutuyor, ne diller,
Mabetler farklı, renkler, şekiller ayrı.
Ama neden aynı Tanrı'ya, Allah'a, Eloah'a dua ederiz?
Neden sirtakiyle halay birbirinin aynıdır?
Neden kavalla duduk aynı sesi verir?
Neden Aşura'da beraber ağlarız?
Neden Semih uzatmalarda 90'a çakınca beraber sabahlara kadar coşarız?
Neden Dario Moreno İzmir'in kızlarına hastadır?
Neden Lefter hala efsanedir?
Neden Hrant ölünce hepimiz Ermeni olduk?
Bosna'dan Çin Seddi'ne, Ordan Yemen'e, Fas'a kadar olan coğrafyayı kültürlerini, dinlerini, adetlerini, müziklerini, kişilerin fiziksel özelliklerini bir inceleyin bakalım neler göreceksiniz.
Hiç Mardin'e gittiniz mi bilmem. Ben defalarca gittim, ama her gittiğimde ilk kez gelmiş gibi hissediyorum. Küçük bir Türkiye'dir Mardin. Orada, camiinin çaprazında kiliseyi, arka tarafında sinagogu bulabilirsiniz. Bir Süryani, bir Arap, bir Kürt muhabbete dalabilir, okeye dördüncü Zaza'yı bulabilirler. Kıyafetlerine bakın, şivelerine ya da yüzlerine, ayırt edebilmeniz mümkün değildir. Aynı şalvar, aynı dil, aynı kara kaş kara göz. Süryani Arapça'yı bilir, Arap Kürtçeyi, Kürt Arapça'yı, hepsi Türkçe'yi de bilir. Bazen Arapça, bazen Kürtçe, bazen Zazaca döner. Aynı mırrayı içip, aynı tütünü sararlar, aynı kebaptan yiyip, aynı güneşte kavrulurlar. Zaten dertleri de ortaktır, ya iş yoktur ya güç. Çocuklar ya hastadır ya da okutamazlar. Oraya varın, cebinizde bir kuruş olmasın ne aç kalırsınız ne açıkta. Aş sorun size mutfaklarını, otel sorun yataklarını gösterirler. Ceplerinde üç kuruşları yoktur dertlenmezler, misafiri gelmesin kendilerini kötü hissederler. İnsanı insan olduğu için severler. Ama ile başlayıp sen "şu"sunla biten bir cümle duyamazsınız. Medeniyet, çağdaşlık işte aslında tam da oradadır. Sadece Mardin'de de değil üstelik: Diyarbakır'da, Urfa'da, Antep'te, Van'da, Ağrı'da aynı medeniyet devam etmektedir. Farklılıklarının keyfine varıp beraberliklerini yıllarca devam ettirdiler.
Fakat bu farklılığı birliktelik haline getirenlerin arasına katılamayanlar uzaklardan senaryolar biçerler, politikalar uygularlar, dönüştürmeye çalışırlar. Çünkü medeniyetten nasibini alamamışlardır. Bazen PKK'nın bazen ordunun mayınına basarlar. Kimi terörist olur kimi şehit. Bazen bölücü olurlar bazen kıro, bazen göbeğini kaşıyan. Bazen burnunu, kıçlarını taşla silerler o da yoksa yaprakla. Geri kalmışlar ya da ötelenmişlerdir. En sevilen insanlarını Hizbullah vurdu, gençlerini PKK aldı, aydınlarını JİTEM yok etti. İnançlarını, geleceklerini, düşüncelerini gömdüler.
Yazar: DEMİR KÖŞE
Yazar: DEMİR KÖŞE