Ben bir süredir antidepresan kullanıyorum. Terapiye de gidiyorum. İyi geliyor mu? Evet. Fakat insan dediğimiz karmaşık organizmanın en kıvrımlı yerine özgü olan düşünme yetisi beni sorgulamaya itiyor: Terapiye, antidepresana bu kadar ihtiyaç duymaya ne zaman başladık biz?
Bu, şımarıklık mıdır yoksa gerçekten ihtiyaç mıdır? Tedaviden nasibini alamamış onca insan nasıl ayakta duruyor? İnsanoğluna gereken güç ve sağlam durabilme yeteneği bahşedilmemiş midir? Ego ne işe yarar? Bizi ayakta tutar mı? Bütün bunların gelir düzeyiyle mi alakası var? Bunlar tamamlanmamış ergenlik süreci unsurları mıdır? Çok mu soru soruyorum?Sadece içten olmayı amaçladım. İçimi döktüm. Çevremde öylesine çok ki benim gibi terapiye giden ve ilaç kullanan… Dikkat ederseniz “çevremde” diyorum. Benim çevremde. Çevrem kimlerden ibaret? Elbette benim gibi el bebek gül bebek yetişmiş, diğer kesime göre rahat yaşayan, fazla da sorunla boğuşmamış insanlardan.
Bizim yaşımızda çocuk sahibi olan, aile geçindirmeye çalışan, amiyane tabirle hayatın sillesini yemiş pek çok insan var. Elbette onlara kıyasla biz, kraliçe gibi yaşıyoruz. Bu noktada, bozulan psikolojimizle şımarıklığın daniskasını sergiliyoruz. Biz iyi okullarda okumuşuz, anlayışlı ailelerden geliyoruz, gelir düzeyimiz bizi nispeten ayrıcalıklı kılıyor… Doğru. Yani bizim psikolojimiz bozulabiliyorsa, onlar ne yapsın dedirtiyor bu durum.
Ama iki parçamdan birinin avukatı giriyor şimdi devreye: Bu bizim suçumuz mudur? Bu çevrede yetişen şanslı kesimden olmak bizim seçimimiz midir? Öyle olsa bile, bu bir suç mudur? Her çevrenin kendi koşulları vardır. Bizim koşullarımız ev geçindirmek, çocuk bakmak, 14 yaşında eş olmak ya da sokakta kalmak kadar kötü olmasa da elbette kendi içinde zorlukları vardır. İnsan ilişkilerinin artan gelir düzeyiyle ters orantılı olarak gerilemesi, temel sorun. Bozuldukça bozulan, dejenerasyonun kapısını aralayan ve de oldukça davetkar gözüken bu dünyaya adım atmışız bir kere. Tatmışız değişen dünya düzeninin zararlı ama lezzetli, aynı zamanda yapay yiyeceklerinden. Tabii ki psikolojimiz bozulacak. Sorgulamaya başladığımızın işaretidir bu. Ahlak kavramını, doğruyu, gerçeği, yanlışı, iyiyi, kötüyü bulma çabamızın yansımasıdır. Elbette bu sorgulama sürecinde az önce bahsi geçen, çok daha kötü durumda olan kardeşlerimizi unutmamak, durumlarını göz önünde bulundurmak, elden geliyorsa yardım etmek-dolaylı veya direkt yoldan-, yaşadıklarını kulağa küpe yapmak gerek. İbret olsun, örnek olsun, ders olsun diye. Ve belki de “büyük adam” olabilelim de dünyayı biraz daha temiz bir yer haline getirebilelim diye…