
Yöre halkının çoğu mağara evlerde yaşar, geçimlerini çoğunlukla orayı gezmeye gelen turistlerden sağlarlar. Güzelce de yaşarlar orada… Yalıtımlı, doğalgazlı, Pimapen’li evleri olmasa bile, bir türlü bırakmak istemezler burayı, hem de üstüne para verilse de. Çünkü artık yuva olmuş onlara o muhteşem bölge, yetmiş onlara.
Ne keyiflidir Dicle nehrinin yanı başındaki minderlere kurulup nargile içmek… Sessizliğini dinlemek nehrin, rüzgarın, bütün doğanın… Ne keyiflidir oradaki yüreği saf insanlarla bir çift söz edebilmek… Bilmeyenler için söyleyeyim, tarifi olmayan bir keyiftir.
Fakat bu günlerde buruk bir taşınma telaşı sardı Hasankeyf halkını. Taşınma mı desem, zorunlu göç mü desem bilemedim. Buradaki halka, nehrin öbür tarafında TOKİ tarafından yapılmış yepyeni, gıcır gıcır – ama ruhsuz, büyüsüz evlerin anahtarını Kürtçe konuşmayla kandırarak teslim eden başbakan’a sormalı belki de..
Baraj yapılacakmış Hasankeyf’e… ‘Keyf-i’ yöntemlerle de atıyorlar oranın ev sahiplerini sorgusuzca. Veriyorlar ellerine bir anahtar, dehliyorlar yuvalarından, işyerlerinden, çocukluk anılarından. Sular altında bırakıyorlar bütün anılarını. Sadece anılar mı sular altında kalan? 10.000 yıllık bir tarih o barajla birlikte ansiklopedilerdeki sayfalarda yerini alacak. Aynen yazar artık ‘En son olarak İlsu Barajı ile birlikte Hasankeyf sular altında kalarak yok olmuştur.’ diye son cümlelerde.
Felaketlerini de yanında getirecek yeni “gurur kaynağı” İlsu Barajı. Kitlesel balık ölümlerine, sıtma gibi su kaynaklı hastalıklara, ‘hayatın kendisi’ olan suyun kalitesinde büyük düşüşe kapıları açan anahtarı teslim edecek, tıpkı başbakanımızın yöre halkına yaptığı gibi. Yani kısa vadede yakıp yıkacak, uzun vadede yok edecek Hasankeyf’i milli gururumuz olacak baraj.
Ya biz anlatamıyoruz derdimizi, ya da ortada büyük bir ekonomik rant var. Bir saniye, bir saniye… Galiba ortada büyük bir rant var. Yoksa bizim ülkemizin takdire şayan yöneticileri hiç harap eder mi böylesine bir tarihi yeri yok yere? Yok artık, hayatta inanmam.
Tarkan, işini gücünü bıraktı da Orhan Gencebay ile boşuna mı şarkı yazıp besteledi bu baraj yapılmasın diye? Sezen Aksu, Yıldız Kenter, Kibariye ve Şivan Perver boşuna mı destek oldu Tarkan’a da, billboardlarda “Hasankeyf Yok Olmasın!” dedi?
Herhalde öyle oldu, biz yanıldık. Boşuna yapmışlar bunca şeyi, boşuna çabalamışlar. Aslında beş para etmez bir yermiş Hasankeyf. Hiçbir amacı olmayan, gereken ilgi gösterilse ülke ekonomisine ve turizmine katkıda bulunamayacak kadar acizmiş orası. Başka hiçbir yer kalmamıştı Hasankeyf yerine yakıp yıkacak belki de, biz nereden bilebiliriz ki?
Ya da şöyle bir şey olabilir… Oranın insanıdır en kolay kandırılacak, en kolay dolandırılabilecek bir onlar vardır bu memlekette. Ne de olsa saftı onlar, yürekleri temizdi… Bir anahtar verirsin, iki Kürtçe cümle edersin yeni evlerin analarına, alırsın gönülleri. Daha kolay bulunamazdı belki de bu kadar temiz ve saf olanı…
Durun durun… Aklımızı kötü şeylere yormayalım. Bunlar tehlikeli düşünceler nede olsa… Yerin kulağı var, biri duyar da kızar bizlere. Aman ne lafını edelim, ne de düşünelim böyle saçma sapan şeyleri.
Bizim büyüklerimiz en iyisini bilir her şeyin ama ben yine de bu ülkenin cahil, aciz, aptal, bilinçsiz bir vatandaşı olarak bir kere daha şeytana uyayım ve sizlere Tarkan’dan “UYAN” şarkısını armağan edeyim. Sıradaki parça buruk bir taşınma telaşı içerisinde olanlara gelsin, Köşe Kapmaca FM’i dinlemeye devam edin…