6 ay önce CHP Genel Başkanı, beklenmedik ve çok hızlı bir şekilde değiştiğinde, herkes diyemesek de kendi oy tabanında bir heyecana neden olmuştu. Kendi tabanında diyorum çünkü CHP bir genel başkan değiştirmekle geniş halk kitlelerinde heyecan uyandıramayacak kadar halktan uzaklaşmıştı ki hala halka ne kadar yaklaşabildiği tartışmalıdır. Geçtiğimiz 6 ay içerisinde Kılıçdaroğlu, hem medyanın hem de halkın(tartışmasız medyanın çok daha fazla) dikkatini çekmeyi başardı. Artık Kılıçdaroğlu’nun her söylediğine çok daha fazla dikkat edilir olmuştu ki bu daha ilk günden giydiği gömleğin fiyatının tartışmaya açılmasından belli olmuştu.
Bu kadar dikkat edilen bir liderin yapmasını beklediğim birçok hareketi göremedik. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin içersinde yaptığı ilk icraatı Baykal’ın Mercedes marka otomobilini garaja çektirip kendisini daha halka yaklaştıracağına şüphe olmayan(!) Audi A8 almaya karar verdi. Bunun haricinde Cumhuriyet Halk Partisinin söyleminde, genel başkan değişimi kadar radikal bir söylev değişikliği yapamadı. Genel başkan değişikliğinde ilk dikkat çeken, bu değişikliğe Baykal’ın görece sessiz kalmasıdır. Bunun önemli sebeplerinden biri Baykal partiden giderken %40’ını genel sekreter olarak bırakmasıdır. Bu kişi Önder Sav’dır. Sav, sessiz sakin mizacıyla parti örgütünün liderliğini ve asıl lidere bağlılığını iyi icra etmiştir. Tüm bunların, Sav’ın artık gitmesi gerektiği gerçeğini de değiştirmediğini belirtmeden geçemeyeceğim. Ancak Sav’ın parti içersindeki gücünün ne denli yüksek olduğunu isterseniz kendi cümleleriyle gözler önüne serelim: “Ben hiç tanınmayan bir adamı 4 günde genel başkan seçtirttim”. Bunları göz önüne aldığımızda CHP’de yeni genel başkanla geçen 6 aylık süreçte neden çok fazla söylem değişikliğine gidilemediğini de bir nebze anlamış olabiliriz. Ancak tüm bunlar aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun bu 6 aylık süreçte partiye çok da hakim olamadığı ve güçlü bir lider profili çizemediğini de gösteriyor.
Seçime böyle gidilecek derken, ilk dikkat çekici hamlesi ‘İstanbul’a dön’ denen Gürsel Tekin’in tekrar Genel Merkeze çağırılmasıdır. O günden sonra gözler önünde olmasa da kapalı kapılar ardında yoğun bir kulis trafiği yaşandığını söylemek bu günden bakınca mümkün. CHP’de 2. Deprem ise Muharrem İnce olayıyla yaşandı. Bu olay Gürsel Tekin’in olayından çok daha geniş yer buldu medyada ve bunun üzerinden çok da zaman geçmeden CHP’de ‘Baykal Dönemi’ gerçekten kapatıldı ve Önder Sav görevinden alındı. Önder Sav’ın gönderilişi şüphesiz ki Gürsel Tekin’in başarısıdır. Bundan sonra en büyük görev Kılıçdaroğlu’ndan çok Gürsel Tekin’dedir. Önder Sav’ın uzun yıllar boyunca süren bu süreçte çok başarılı bir biçimde idare ettiği ve Baykal’a bağladığı örgütten sorumlu olan genel başkan yardımcısı artık Gürsel Tekin. Bundan sonra herkesten çok mesai yapması gerekiyor. Bir de Sav’ın gönderilme kararından sonra Kılıçdaroğlu’nun açıklaması üzerinde de durmakta fayda var. Ne diyor CHP genel başkanı; “Artık CHP’de korku imparatorluğu yıkılmıştır”. Buna diyecek bir şey yok ancak bu günden sonra herkesten çok parti içi demokrasi, herkesten çok şeffaf siyaset ve herkesten çok korkusuz örgüt yaratma görevi Kılıçdaroğlu’ndadır.
Yazar: "ÖTEKİ" KÖŞE