NE BAKIYORSUN?



Moda ısınma ya da kapanma arzusu değil; farklı olma, çekici olma, kişiliğini ve inancını yansıtma isteğidir. Bu istek doğrultusunda herkes kendi tarzını belirler saçıyla, sakalıyla, rengiyle, giyindiği ile.


  Tabi ki sıradanlık vardır her zaman, o günün modası apayrıdır.  Buna uyum sağlarken bir tarafın yine hep seni yansıtır senin gölgen olur. Eğer Türkiye de yaşıyorsan, kadınsan bu gölge senin için rahatsız edici bir durumdur. Neden mi?  Türkiye de kadın olmak çok sabır gerektiren bir durum, giyindiğin, taktığın, güldüğün her an birileri tarafından çok dikkatli bir şekilde gözlemlenir. Gözlemler sonucu uygun bir kılıf takılır sonuç olarak da olumlu ya da olumsuz bir iki cümle özellikle duyabileceğin şekilde sarf edilir. genelde bu erkeklerin yarattığı sıkıcı bir durumdur. Belirli bir kitle sadece erkekler tarafından rahatsız edilirken ‘başörtülü’ kesim ise hem bayanlar hem baylar tarafından rahatsız edilmekte. Madem biz çağdaş ve modern bir ülkede yaşıyoruz madem herkes birbirine saygı duymak zorunda peki soruyorum onlara ne bakıyorsun? Sokakta yürürken bir bayanın size dikkatlice bakarak ‘şuna bak, ayakkabısına bide başındakine bak’ gibi üstüne vazife olmayan ithamlarda bulunması yada otobüste giderken iki bayanın sizi dikkatlice inceledikten sonra bağıra bağıra sizin giyindiğiniz kıyafet yaptığınız makyaj hakkında konuşmaya başlaması ne derece çağdaş bir ülkede yaşadığımızın göstergesi olsa gerek. Neden, ben başımda taşıdığım örtüden dolayı pembe ayakkabı giyinmeyecek miyim? Başörtümden dolayı benim tek düze bir moda içerisinde olma gibi bir durumum söz konusu olamaz. Bende kendi tarzımı yaratır bu çerçevede istediğim rengi seçer istediğim modeli giyinirim. Her bireyim kendi tercihidir sakalını kırmızıya boyamak, saçını pembeye boyamak, yırtık giyinmek.

   İnsanlar inançları gereği bir ülkede yargılanıyorsa burada ciddi bir problem vardır.  Ben kendi modamı yaşarım buna müdahale etmeye de sokaktaki adamın hakkı yoktur. Çağdaşlaşmamız için daha çok adıma ihtiyacımız var..