“İnsan” olmak vardı, herkese insan gibi davranabilmek mesela…
Fakat elimizden gelecek o kadar şeyi göz ardı ediyor, tembelliğimize verip yapmıyoruz ki, bu bahsettiğim en basit şeyde bile zorlanıyoruz. Halbu ki sokaklara pankartlar asmak çok daha yorucu olmalı, “İnsan Hakları Haftası Kutlu Olsun!” diye…
Gece yarılarını bekleyeceksin… Sokaklarda insan kalmasın ki, daha rahat çalışabilsin belediyenin işçileri… Merdiven gerek, en tepelere tırmanıp asılabilsin diye koca koca pankartlar. Para gerek mesela, bu pankartları yaptırabilmek, asacaklara asmaları için ücretlerini ödeyebilmek için. Fakat bahsedileni, yani “insan haklarını” korumayı becerebilmek için, gereken tek sermaye biziz!..
Sokakta yürüyen bir engel-size yardım edebilmek, onları sosyal hayatın merkezine taşımak bedava… Cinsel tercihi ne olursa olsun, karşındakini “insan” yerine koyabilmek, onlara iş olanağı sağlamak bedava… Dini, dili, ırkı, soyu ne olursa olsun herkese, bunları sormamak mesela, inanmayacaksınız belki ama bedava… Hem ne yapacaksınız karşınızdakinin memleketini, köyünü, dinini, kütüğünü, size ne! Mesela hakaret etmemek bedava. Küçümsememek kimseyi, herkesin var olduğunu kabul etmek, onlar da bedava! Geri kalanlar mı? Geri kalan her şey için…
Geri kalan her şeyi tükettik zaten! Anlayamadık hala, ama bu düzen hep böyle değil miydi? Hep zaten itilen kakılanların günü, haftası olmuyor mu? Niye insan hakları var ki? İnsan hakları hiçe sayıldığı için olmasın? Engelliler haftası mesela, niye var? Acaba engelli(!) zihinlerin koyduğu engeller mi sebep, bizim bu günleri, haftaları takvimlerimizde görmemize?
Galiba öyle… Galiba biz bu yüzden sadece kutlamakla(!) yetiniyoruz bu günleri, haftaları... Galiba birileri bir taş atıyor, taş birinin kafasına geliyor. Sonra o taş atan, kafası kanayan kişiyi tedavi etmek yerine, gidip kafası kanayanları anma günü yapıyor. Ne garip!
Şimdi okuyanlar, “Edebiyat yapma çocuk, sen sanki bu dediklerini birebir uyguluyorsun da, gelmiş herkese ahkam kesiyorsun!” diyorlardır. Doğrudur, dediklerimi her gün, her dakika harfiyen yerine getiremediğim, bunları niye yapmadığımı sorguladığım içindir bu yazıyı yazmamın sebebi. Bunun dışında özür dilemektir asıl amacım, gör(e)mediğim, yanlış yaptığım herkesten.
Ben kutlamıyorum böyle günleri, ben üzülüyorum. Çünkü birilerinin haklarını hatırlatmak için yapılan her kutlama, bana benim eksikliğimi hatırlatıyor tekrardan. Sermayemi, yani kendimi yanlış kullandığımı...
“İnsan Hakları Haftası Kutlu Olsun” değil benim söylemek istediğim… Ben hepinizden özür diliyorum, haklarına saygısızlık ettiğim herkesten. Sizler de, her kimseniz, her neredeyseniz artık, bırakın kutlama zırvalıklarını, zaten kutlamak dediğiniz de bir pankart asmaktan ibaret. Yapılacak çok şey var onun yerine, önce onları halledelim, pankarta sıra gelir…
Yazar: SERBEST KÖŞE