POLİS OLMAK ZOR İŞ VALLA


Onca yıl okuyacaksın, sonra da seninle aynı sıralardan gelenlere sinirlenip,  çıkarıp ıslak copunu, kuruyana kadar vuracaksın allah vuracaksın!
Nasıl bir ülkedir, demokrasi var mıdır, varsa da kime vardır kime yoktur çözemedim bu memlekette. Bir grup öğrenci, öğrenci olmanın genç olmanın “tüketmek” demek olmadığı bilincindeki bir grup öğrenci, yine öğrenci olmanın en temel olaylarından birini gerçekleştiriyorlardı: Protesto ediyorlardı!

Protestonun elbette bir amacı bir arka planı vardı. Olması gerekir miydi? Elbette hayır! Kameralar çok bilmiş medyanın elinden çok bilmiş siyasetçilerin ağızlarına doğru uzatılınca ortaya yine o saçma cümleler geliyor: “Yasadışı gruplarca kışkırtılıyorlarsa”, “Suç işliyorlarsa”, “Yasadışı sloganlar atıyorlarsa” ve hatta “Sadece eleştirmek için eleştiriyorlarsa” oradaki protestoyu yapan gençlerin polis dayağı yemeleri kadar normal bir şey yok! Yani benden, bana verilen çürük yumurtayı yememem için daha iyisini yumurtlama kabiliyetine erişmemi bekliyorlar. Zor ama…
18-23 yaş arasında oradaki gençlerin büyük bir çoğunluğu. Hiçbiri şanslı doğanlar grubunda değil eminim. Ne burs alabiliyorlar, ne de insanca şartlarda okuyabiliyorlar. Bilmem kaç yıl canlarını dişlerine takıp okumaya çalışıyorlar. Haaa, bir şeye canları mı sıkıldı, “Büyüyün, o makamlara gelin, değiştirin” deniliyor. Uyuyun mışıl mışıl diyorlar yani.
Bu gençler en doğal hakları olan protestolarını yaparlarken, bir bakıyoruz karşıdan bir güruh geliyor. Eminim ki bu güruhtan, hatırı sayılır bir çoğunluğun aklında “ooooohhhh, bugün iyi dayak çıkacak, bir stres atarız haa!”  düşüncesi vardı. Sonra olanlar oluyor. Bayrak ve flamaların o kürdan gibi sopalarına karşı; coplar, plastik mermiler, gazlar, tekmeler… Ve evet, o polis en az bir hafta daha rahat rahat uyuyacak.
O adamlar, o akşam nasıl rahat uyudular? Nasıl içleri sızlamadı kendilerinden yaşça epey küçük olan bu insanlara vururken? Kapitalizmin vicdanı yoktur derler ya, işte o görüntüler bunu anlamak için yeterli.
Sivil toplum kuruluşları ne yapıyor? Onlar “kurumsal sosyal sorumluluk” adı altında proje hibeleri kovalamaya çalışıyorlar. Gençliği “yapabilir”, “edebilir” kılmaya(!) çalışıyorlar. Kaç tane, siyasi olmayan ve sadece gençlik alanında çalışma yapan sivil toplum kuruluşu, polisin bu tutumuna karşı açık açık tepkisini dile getiriyor, kınıyor? Arkadaş sohbetlerindeki kınamayı kastetmiyorum, kaç tanesi beraber bildiri yayınlıyor? Yapılanlar yanlıştır, kabul edilemez deniyor? Neredeyse hiçbiri. Çünkü buna yönelik karşı bir tutum içine girmeleri, kendi kurucu ideolojilerine ters bir durum yaratır. Gençler, en büyük tüketiciler ve sistemin iyi şekilde işlemesi için yeterli eğitim-öğrenimi alsalar yeter. Daha fazlasına gerek yok, neme lazım, gomonist mi olacaklar başımıza!
Protesto edenler Genç-Sen üyesi öğrencilerdi. Hükümeti protesto ediyorlardı. Sorumlu medya yazarları, eğer güçleri yetiyorsa olayı protesto için bir gün bütün köşelerini ya da programlarını o gençlere emanet etsinler. Belki o zaman biraz saygınlık kazanabilirler gençlerin gözünde.
Gençlik tek bir bütün değildir. Homojen değildir bu yapı. Eşcinsel, Engelli, Kürt, Türk, Ermeni, Müslüman, Yahudi, Dindar, Laik, Solcu... Daha uzar gider bu. O yüzden kimse polisten medet ummasın ya da polis birini dövdüğü zaman “oh oh beter etsin onları” demesin; çünkü 10-12 yıl önce başörtülü bir kadının başını tekme tokat açan da polisti, bu çocukları döven de polis.