BABA; BIRAK ALLAH AŞKINA, GÖNDERME BENİ OKULA!


Önceki haftalarda, Kayseri’de öğrenci servislerinde, artık hazırlanan özel şarkılardan başka müzik dinlemenin yasak olmasının, başımıza açabileceklerinden bahsetmiştim. Fakat şehirler arası rekabetten olsa gerek, Mersin’de eğitim-öğretim veren bir okul çıtayı iyice yükseltti! Artık haremlik-selamlık uygulaması gereğince, kız ve erkek öğrenciler, birbirlerine 45 santimetreden fazla yaklaşamayacaklar. 45 santimetre iyi bir görüş mesafesi olduğu için de, sıraların kenarına tahtalar çakıp, erkeklerin, kızların bacaklarını röntgenlemelerini engellemişler bir de.

Nereye Gidiyoruz?


Hala anlaşılamamış; kadın ile erkeğin, birbirlerini muhteşem bir şekilde tamamlayıcı unsurlardan oluştuğu. Hala erkeğin ve kadının birbirinden ayrı, fakat “bir elmanın iki yarısı” olacak kadar da aynı olduğu.

Lise çağında, ergenliğin, cinsel hormonların en savruk biçimde saçıldığı bu dönemlerde, kimsenin erkeği kızdan, kızı da erkekten mahrum etme hakkı yoktur. Burada bu söylediklerimi kavrayabilmek için, modern tıp ve insan psikolojisi üzerine doktoralar yapmış olmak, tezler yazmış olmak gerekmez.
En güzel çağlarıdır; insanların lisede geçirdiği. Yıllar bile geçse üzerinden, toplantılar düzenlenir, yemekler yenir eski günlerin anısına. Koca koca adamlar, yanlarında eşleri ve çocuklarıyla yemeğe gelir, lise günlerinde yaptıkları şakaları yaparlar birbirlerine tekrardan. Böylesi güzeldir işte liselerde sosyalleşebilmek.

E tabii, bir de lise aşkı vardır çoğumuzun. Teneffüslerde kısa kısa görüşmeler, ders esnasında bakışmalar, kağıtlara not yazıp, birbirlerine fırlatmalar…

Bu masum ve güzel duyguların hepsini bir kenara bırakıp, sapkın ve cinsiyetçi bir ruh haliyle erkeklerle kızları birbirinden ayıran, üstüne bir de sıra kenarlarına tahta çaktıran bir zihniyet var.

Bir kere en başta, o çaktırılan tahtalar kadar insanda merak uyandırıcı bir şey olamaz. “Ne var yahu tahtanın öbür tarafında?” demeden geçemez insan. Yani hiç yoktan bir gizem yaratılıyor erkeğin beyninde, belki de ne üdüğü belirsiz bir erotizm. Yani kısacası, her zaman da belirttiğim gibi, bu yasakçı zihniyet, bu öğrencileri daha saldırgan bir yapıya eriştirecek.
Yasaklar delinmek için ise eğer, görün şimdi neler olacak. Bugün Ahmet Ayşe’den kalem isteyemediği için, yarın inadına daha da sapkın ve dengesiz bir ruh haliyle akla hayale gelmeyen işler yapacak.

Kızlarımızı okula yollamak için yırtındığımız, kampanyalar başlattığımız bir dönemde, onlara etek giydirmeyen, erkeklerle diyalog kurmayan bireyler haline çevirmeye çalışıyoruz.  Her tarafından hormon fışkıran, kendilerini ifade etmekte topallayan erkekler ise, okula geldiklerinde sohbet edebilecek bir kız bulamayacak durumda. Yani eğitim “sıfır”, öğretim “sıfır”… E ne diye gidiyorlar ki okula madem? 2 ile 2’yi çarpmayı öğrenmek için ise, formül çok basit, onu isteyen başka şekilde de öğrenir.

Ben artık “Eğitim şart.” diyenlerden olmak istemiyorum. Çünkü "eğitim" kelimesinin içini hiçbir şekilde dolduramayan, öğretim konusunda ise çok ciddi gedikleri olan bir ülkemiz var. Bana kalırsa, önce bizi eğitim-öğretim çatısı altında toplayanların doğru bir eğitime ihtiyacı var. Piramidin tepesinde alınan bir yanlış karar, bütün tabanı etkiliyor.


Yazar: SERBEST KÖŞE