ELİMDE BİR KADEH, HAYKIRIYORUM: PADİŞAHIM ÇOK YAŞA!



         Türkiye’de "laiklik" kavramı, hala tam anlamıyla oturmuş bir kavram değil. Laiklik bize öğretildiği gibi, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması şeklinde açıklanabilecek kadar sığ bir ritüel değildir. Laiklik; bireyin inandığı dinin, getirdiği yaşam standartlarını devletin müdahale etmeden korumasıdır. Yani diğer bir deyişle; devletin "dinsiz" olma halidir laiklik. Her dine eşit uzaklıkta olma halidir. Dinsel konulara, devlet mercilerinin taraf olmamasıdır. Günümüzde de içki yasağı ve siyasal İslam’ın yükselişi üzerine bir dizi tartışma yapılıyor. Yine Türkiye’de yasaklar konuşuluyor.


         Alkol yasasına yeni bir düzenleme gelmiş. Aslında düzenleme demeyelim; baştan aşağı yeniden yazılmış diyelim. Yine yasaklar, yine yasakçılar sahneye çıkmış. Her şeyin başında, Türk Basketbolu’nun en başarılı takımlarından Efes Pilsen, isminden dolayı kapısına kilit vurulacak hale geldi. Koraç kupasını ülkemize getirdiğinde, insanlar elleri kızarana kadar alkışlamıştı Efes’i, kimsenin de her üçlükten sonra "Bir bira daha içeyim!" dediğini sanmıyorum. Hadi Efes’i kurban ettik yasamıza. Peki nedir bu 24 yaş sınırı? Oy kullanmak için yaş 18 iken, içki içmek için neden 24? Eğer bu yasa haklı sebeplere oturuyorsa, eğer bir çocuğun adam olma yaşı 18, kimseden etkilenmeme yaşı 24 ise burada ciddi sorunlar var demektir. 

         Benim için, bu konuda bakılması gereken en önemli nokta, 28 Şubat sürecinde ağlayan, yasakları lanetleyen kesim, gün olmuş devran dönmüş, şimdi yukarıdan yasak yağdırmaya başladılar. Hükümet adına bir de açıklama yapıldı: "Anayasal görevimizdir, gençleri alkollü içeceklerden uzak tutmak." diye. Hadi doğru söylendiğini varsayalım -ki değil.-  Hükümet değil mi, anayasanın devamlı sorunlu ve yetersiz olduğunu dile getiren, değiştirilmesi gerektiğini söyleyen, hatta değiştirme tarihinin kararını veren? Nasıl oluyor da şimdi yetersiz dediğiniz anayasadan ilham alıyorsunuz? Bu insanlar müdahale edilmeden önce alkolik değildi. Herkesin kendi seçim hakkı olduğunu konularda devletin söz söyleme hakkı nereden çıkmıştır? Madem soframda ne olacağına, bakkalda ne satılacağına karışıyor, her evde ne pişeceğine de hükümet karar versin.

        Yazının başında bahsettiğim laiklik kavramı da, tamamen bundan ibaret. İçki tüketimini yasal mevzuatlarla zorlaştırmak, tamamen siyasal İslam ideolojisine hizmet eden bir durumdur, ki bu laik toplum yapısına aykırıdır. Çünkü içki içmek isteyen, rahatlıkla içki içemediği zaman, burada özgürlükler anlamında ciddi bir kısıtlama söz konusudur. Bunun muhafazakârlaşmayla alakası olmadığını, toplum düzeniyle ilgili olduğunu söyleyenler bıraksınlar bu söylemleri! Yasa, nereden tutsak elimizde kalır durumdadır. Sadece bu yüzden, siyasi düşüncelerimizi bir kenara bırakarak, elimize bir kadeh alıp hep bir ağızdan bağıralım: "Padişahım Çok Yaşa!" diye.


Yazar: BAĞIRAN KÖŞE