BAŞKA SEMTİN ÇOCUKLARI (ÖZGÜR KÖŞE)

Yine bir yılbaşı, yine Taksim ve yine Nişantaşı… Yılbaşı dendi mi yeni yılla birlikte herkeste yeni bir umut vardır, herkesin yeni yıldan farklı beklentileri vardır; ancak bazı kişiler bu günü tamamen bir “fırsat” olarak görür.

Bu kişiler, yılda 364 gün, sanal ortamda kendilerini nasıl görmek istiyorlarsa o şekilde gösterirler çünkü karşılarında biri olmadan, sadece klavyenin tuşlarına basarak delikanlı olurlar.


İşte yılın son günü geldi mi çıkarlar mağaralarından, insan içine karışırlar, giderler Nişantaşı’na, Taksim’e, binlerce kişinin arasına. Bütün sene etrafında bir kişi görmeyen insanlar, bir anda bu kadar insanın arasına girince normal olarak kendilerini kaybederler. Yıl boyunca tek bir dişi bile görmeyenler buraya gelince başlarlar tacizlere. Çok yakın bir tarihte, Taksim Meydanı’nda olanları hepimiz hatırlarız. Otobüs durağının üstüne çıkıp kendini kurtarmaya çalışan turistlere, kameralara aldırış etmeden sadece bir kere dokunup kendini tatmin etmeye çalışan insanlar görmüştük. İşte bahsetmeye çalıştığım insanlar; bu kişilerdir. O seneden sonra ülkemize yılbaşında gelen turist sayısında da, verdiğimiz izlenimden dolayı, gözle görülür bir azalma oldu.

         Bu sene girdiğimiz yıl 2011, yer yine Taksim ve Nişantaşı. Tam 64 kişi gözaltına alındı. Bunların 33 tanesi taciz, 31 kişi hırsızlık, bıçakla yaralama, uyuşturucu madde satmak ve kullanmak suçlarıyla, 1 kadın da “teşhircilik” suçuyla gözaltında.

         Olaya bir de şu açıdan bakalım: Her sene bu olayları bir şekilde tekrar yaşıyoruz. Verilen tepkilere rağmen taciz, hırsızlık devam ediyor. Peki, suç sadece onlarda mı yoksa bizde de biraz sorun var mı? Bence var. Çünkü bu olayları yaşatan insanlar hayatları boyunca toplumdan soyutlanmış, çeşitli sebeplerle kendi içlerine kapanmış insanlar. Yıllarca anneleri ve kardeşleri dışında gördükleri kadın figürleri, sadece internet sayfalarında. Hiç gazetelerin magazin sayfalarının internette neden bu kadar fazla tıklandığını düşündünüz mü?

Toplum tarafından bu kadar çok dışlanan insan, bir yerden sonra ister istemez kendi kabuğuna çekiliyor. İnsan arasına karıştıkları o günde de, topluma entegre olamadıkları için her sene aynı senaryoyu yaşıyoruz.

Bu olayları her sene yaşamamak için aslında görev; diğer 364 günde bizlere de düşmekte; farklılıları yüzünden kimsenin dışlanmadığı bir toplumun hayal olmaması dileğiyle, hepimize iyi seneler.

Yazar: ÖZGÜR KÖŞE