Kayseri'deki lise servislerinde artık, bakanlık tarafından hazırlatılmış 10 şarkılık cd oynatılacak. Servisteki çocuklar da elele tutuşup o şarkıları söyleyecekmiş. Bundan gayri öyle kafalarına esen müziği dinlemek yok. Okula giderken seçilmiş şarkılar dinlenmeli ki, zihinler iyi çalışsın, kimse bir terbiyesizlik yapamasın.
Vallahi şöyle bir düşününce, aslında ne kadar muhteşem bir fikir olduğunu görememek münkün değil(!) Şimdi ufak bir analizden yola çıkıp, yapacağımız sağlama ile bunu göreceğiz. Yani bizim zeka küpü bakanlığımız, herhalde aşağıdaki gibi garip bir analiz ile bu kararı almıştır.
(ÖNEMLİ: Aşağıda okuyacaklarınız, tamamen benim hayal ürünümdür. Yani en azından öyle umuyorum).
Bizim üniversite öğrencimiz; protestolar, mitingler yapmıyor mu,yapıyor. Peki, oraya buraya yumurta atıp sapıtmıyor mu, sapıtıyor. Bu çocuklar üniversiteye girebilmek için lise mezunu olmak zorunda değil miydi? Evet, lise mezunu olmak ilk şartlardan biri. Yani bu öğrencilerin hepsi lise okudu öyle mi, evet öyle. Lisede çocuklar ne yaşıyor da bu hale gelip, devletin polisinden dayak yiyorlar? Demek ki bir şeyler eksik. Ülkenin diğer şehirlerinde yakın zamanda çeşitli öğrenci olayları da yaşandı. Güzel Kayseri'mizde de böyle şeyler yaşanmadan, lisede eğitim alan yavrularımızdaki eksiklerimizi kapatmalıyız. Peki “eksiklerimizi” gidermeye nereden başlamalı?
Servislerdeki müziklerden başlamak, herhalde en mantıklısı olur.
Niye mi?
Çünkü bu çocuklar, günün en az 2 saatini serviste geçiriyor. Kalan 22 saatlik özgür seçim hakları olan bölümü saymazsak, gayet iyi bir süre. Serviste ne üdüğü belirsiz bir sürü şarkı dinliyorlar ve bunun sonucunda şiddete eğilimleri yükseliyor. Zaten bu şarkıları bir tek serviste dinliyorlardır. Kesin eve gittiklerinde güzel şarkılar dinliyorlardır da, servisteki olayı engellememiz lazım. Aslında güzel bir cd tasarlansa, bir de yasak konulsa "Bundan başkasını dinleyemezsiniz!" diye, vallahi çok kral çözüm olur. Evet evet, iyi olur... Biz en iyisi bir cd yaptıralım da bu iş kapansın...
(Analizin sonu)
Aldous Huxley'in 1931 yılında yazmış olduğu dünya ütopyası Brave New World, yukarıda ortaya konulmaya çalışılan eylemi gayet net bir şekilde açıklayan bir kitaptır. İnsanların tek tipleşmesi, istenilen şekilde yaşamaları için kurulan bir düzen ve o düzene mahkum milyonlar... Herkese istenilen yaptırılıyor, herkes ne yaptığının farkında olamadan, istediğini yaptığını zannediyor. İşte öyle bir düzen, şu gün bizim yaşadığımız. Tıpkı o romanda olduğu gibi yaşıyoruz. Birileri artık dinlediğimiz müziğe bile karışır oldu. Hangi cürretle, düşünce yapısıyla bu kadar kısıtlayıcı bir işe girişildi bilinmez ama daha yolun başından, ilerisi hiç iyi gözükmüyor.
Ülkemizde baskı ortamında büyüyen, rahatlamak, sosyalleşmek ve iletişim kurmak gibi en temek ihtiyaçlarını okulda karşılamak isteyen milyonlarca genç var. Bu gençlerin ev yaşantısı olduğu gibi, bir arkadaş çevresi ve aşk hayatları da var. Yeri gelir açar en damardan müziğini, efkarını yaşar, yeri gelir en neşeli müzikle sabahlara kadar danseder. İnsanoğlunun ihtiyaçlarına göredir müzik seçimi. Şimdi birileri, birilerinin kulağının pasına bile “hörmet” etmez tavırlar sergiliyor. "Hayır, onu dinlemeyeceksin, bunu dinleyeceksin! Eğil ve dediklerime itaat et!" diyor ve buna kimse tepki gösterilebileceğinin bile farkında değil.
Bu kadar çocuk, öylece okudukları bir lise sonrası, gözlerini yeni dünyaya yeniden açıyorlar üniversitelerde. Bir de bakıyorlar ki durum çok farklıymış. Lisede dayatılanlar dışında milyonlarca tip, kılık, şive, düşünce, cinsiyet varmış. Sonra, aldatılmışçasına sinirleniyor ve bunlara tepki gösteriyorlar. Sizce de çok normal değil mi?
Bu ülkenin nacizane bir vatandaşı olarak ve haddim olmayarak, aslında çözümün de nasıl olacağını söyledim yukarıdaki satırlarımda. Kapatarak, kıstırarak ve şekillendirerek yetiştirilen hiçbir insan evladı, gün gelip gözünü açtığında, gerçeklere tepkisiz kalmaz. En güzel yaşlarında baskı görüp, yasaklarla yaşayan bir çocuğun, genç yaşta gözünü açıp farkına vardıktan sonra, tepki göstermesinden de normal bir şey olamaz.
Her konuda eksiklik yaşamamızın da temel sebebi bu değil mi? Sosyal hayatta her konuda dini, örfi, geleneksel birçok konudan yediğimiz baskı ve şiddet değil mi bizi "eksik ve kusurlu canavarlar" haline getiren? Cinsellikten kültüre, her konuda yaşadığımız eksikliğin bir sebebi varsa, o da kuşkusuz çocukluk ve ergenlik dönemini layığı ile yaşayamamış olmamızdır.
Bir de üstüne müziğimize karışılıyor ve bizler giderek daha da "1" oluyoruz... Nicelikte 70 milyon kişi ama, nitelikte sadece 1...
Yazar: SERBEST KÖŞE