ÇOCUKLARDAN KATİL YARATAN ÜLKEDE NE OLDU?

        Bundan tam 4 sene önce, kaldırımda yürüyen bir adam sırtından vuruldu. Oysa ki yavaş yavaş unutmaya başlamıştık Bahriye Üçokları, Uğur Mumcuları, Ahmet Taner Kışlalıları ve isimleri bu sayfaya sığmayacak kadar uzun faili meçhulleri. Tam da normalleşmeye başlamıştı hayat. Tam da insanlar düşünmek, “hala suç ülkemde ama canımı bağışlıyorlar hiç değilse” diye düşünürken, duyuldu mermi sesi. Keskin bir soğuk kapladı her yeri. Vuran ve vurduran öldürdük bitti derken, ölü adam ayaklandı. Hepimiz Ermeni’yiz, Hepimiz Hrant’ız sesleri çınladı sokaklarda. Vuran için çocuk dediler, arkadan bir ses geldi ‘Katili tanıyoruz, adalet istiyoruz’ diye. Vurduran şaşkındı, alışık değildi. Vurduran bir çocuk bulur, iki gözyaşından sonrada kimse sormazdı, hatırlamazdı. Öyle alışılmıştı. Neyse unutur bu insanlar dedi vurduran.

          1sene, 2sene, 3 sene derken 4. sene geçti, kimse unutmadı. Adalet isteyen kitle daha da büyüdü. Yukarıdan Abdi Pekçi’nin, Metin Altıok, Musa Anter’in gülümsemesini hisseden bir kalabalık. Sanki insanlar bu sayısız siyası cinayette susmuş, haykırmak için Hrant’ın trajik sonunu beklemiş gibiydi. Vurduran daha da şaşırmıştı. Bir “Pis Ermeni!” ile uğraşamazken, şimdi kitleler hepimiz Ermeni’yiz diye bağırır olmuştu, hem de susmadan tam 4 senedir.
         Bana 19 Ocak’ta ne oldu derseniz, Hrant öldü demem size. Türkiye uyandı derim. Fütursuzca pompalanan ideoloji bir can aldı ama karşısında yüz binlercesini buldu derim. Bana 19 Ocakta ne oldu derseniz, çocuklardan katil yaratılan ülkede, insanlar gerçek katili aramaya başladı derim. Bana 19 Ocakta ne oldu derseniz, sadece yukarıdaki resme bakın derim…