Hep yardımcı rollerde karşımıza çıkan Steve Buscemi, ilk sezonu içinde olan HBO dizisi Boardwalk Empire’da başrollerden birini oynuyor. Buscemi’nin oynadığı karakter Nucky Thompson, şehrin yönetim tabakasından saygı değer biri. 1920’lerde başlayan hikayede, alkol yasağının ardından birilerinin nasıl bu yasak üzerinden servetine servet kattığı, birilerinin nasıl ‘‘Thompson’da pişiyor bana da düşsün bari’’ mantığıyla küçük bir servet kazanmaya çalıştığı, bence çok da başarılı bir şekilde anlatılıyor.
Bize dönelim… Tek başına iktidarda olan, meclis çoğunluğuna sahip parti , TBMM Plan Bütçe Alt Komisyonunda görüşülmesi için ‘‘torba tasarı’’ adı altında bir önerge sundu. Öngörülen değişiklikler söz konusu iktidar partisinin itelemesiyle son anda genişledi. Bizim Boardwalk Empire’ımız da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Önergeye göre internet üzerinden içki satışı yasaklanacak. Bu servisi sağlayan sitelere erişim engellenecek, siparişlerin devam etmesi durumunda ise 20.000 ile 100.000 lira arasında cezai yaptırım uygulanacak. İnternet üzerinden alkol satışına getirilen yasak, önergeye son anda dahil edilmiş. Hayret…
“Cumhuriyet elden gidiyor.” sendromunun tamamen karşısında bir insanım. Çünkü cumhuriyet elden gitmez, demokrasi elden gider ki sanki yavaş yavaş gidiyor da. Hayat tarzına müdahale hat safhaya ulaştı, ulaşacak. Sigara yasağı çok fazla destek gördü. ‘‘Havamızı kirletmeyin!’’ çığlıkları atanlar bu yasağı sonuna kadar destekledi. Muasır medeniyetlerden örnek göstererek işi meşrulaştırmaya çalıştı. Sanıyorum bu yasakla ilgili bir analiz yapacak kadar zaman geçti çıkarıldığı günden bu yana. Yasak sonrası sigara içilebilir alan kriterlerine uyan yerleri bulunmayan barların müşterileri iyice azaldı. Sigara içilebilir alanlar yaratmaya çalıştılar bir şekilde. Ya bir çuval para döküp mekanlarını yeniden yapılandırdılar, ya da bir şekilde sigara içilmesine göz yumdular. Şu an kritere uymayan ama sigara içmenin serbest olduğu altı-yedi tane bar/kafe sayabilirim. Ancak yasak yüzünden kapatılmak zorunda kalan birçok mekan da sayabilirim. Vatandaş çıkıp içki içmesin, ne gerek var!
Özellikle bu ‘‘yetmez ama evet’’ kesimi biliyorum ki bu yasağı da bir şekilde meşrulaştıracak, özellikle Amerika’dan vereceği örneklerle. Çünkü orada da birçok eyalette çevrimiçi içki satışı yasaktır. Bara gittiğinizde 30 yaşında gösterseniz de kimlik sorarlar. Yüksek medeniyete ulaşmanın yolu, ulaştığı düşünülen ülkeleri taklit etmek midir? Yoksa her ülkenin kendine göre özellikleri vardır ve buna göre mi hareket edilmelidir? Amerika’da babasının kredi kartını aşıran 12 yaşındaki velet içki siparişi verebilir. Orası da öyle bir yer. Farkında olmak istemediğimiz şey; Amerikan halkının büyük kısmının ‘‘en az’’ bizim toplumumuz kadar muhafazakar bir yapıya sahip olması. Onların muhafaza etme anlayışı bizimkiyle örtüşmüyor olabilir. Ancak onlar da yarattıkları tabuları uzun zamandır yıkamıyorlar. Bizde türban konuşulur yıllardır, onlardaysa çocuk aldırmak…
“Şarap içmeyin, üzüm yiyin” safsatası aslında bu durumun habercisiydi. Ankara’da okul yakınlarında bulunan ve içki satan yaklaşık 500 büfenin kapatılması için binbir kılıf arandığından haberimiz var. Bunlar kent efsaneleri değiller, gerçekler. Ben böyle saçmalık, böyle örümcek kafalılık görmedim. Diyelim ki bizi yönetenlerin amacı belli. Kendini aydın olarak lanse eden insanlar bu işin sonunun içkinin toptan yasaklamasına kadar gidebileceğini görmüyor mu? Sigaraya son zamanlarda gelen zamları düşünelim. Aynı şey içkiye de yapıldı. Altı ay içerisinde iki büyük zam yedi alkollü içecekler. Neden acaba?
Toplumsal bir direniş gösterilmezse, önümüzdeki birkaç yıl içinde muhtemelen Türkiye’de içki içmek toptan yasaklanacak. Bütün bu senaryolara abartı gözüyle bakıyordum ama gerçeklik paylarının da oldukça yüksek olduğunu anladım, özellikle referandum sonrası dönemde. Tahammülden bu kadar uzak bir iktidar baştayken demokrasi nefes almayı sürdüremez. Ama pardon bunlar lokal portrelerdi değil mi? Ülkenin tamamına mal edilmemeliydi… Sahi ya, geçen ramazan bir çocuk öldüresiye dövülmemiş miydi ‘‘ramazan günü’’ içki içiyor diye? Hafıza önemli, toplumsal hafıza daha da önemli…
Bu arada aynı tasarı içerisinde siyasi partilerle ilgili mali denetimlerin daha esnek bir şekilde yapılmasına yönelik bir önerge var. Bu bir tesadüf mü? Ne demiştik: Boardwalk Empire.
Bir toplum unutmayı alışkanlık haline getirirse hangi ilerleme perspektifinden bakarsanız ilerleyemez. Ha başımızdakiler mi? Bunların ne milliyetçiliği milliyetçilik, ne solculuğu solculuk, ne Müslümanlığı Müslümanlık. ‘‘İstemeyen çeker gider’’ciler var her tarafta, ‘‘Ya sev ya terk et’’ diyenler var. Derdimi kendi cümlelerimle, uzatarak anlatmak istemiyorum. Kaptan zamanında demişti ki: ‘‘Garson! Masa iyi; manzarayı değiştir.’’