Türk dizilerinde son yıllarda bir moda başladı: Yasak aşk. Hemen hemen her dizide böyle bir yasak aşka tanıklık ediyoruz. Yeni yaratıcı fikirler bulamayan yazarlarımız aynı teraneyi karşımıza ısıtıp ısıtıp çıkarıyorlar. Dizilerin çoğu 3’lü bir ilişki içersinde dönüp duruyor. Genç evli bir adam, bekar bir kızla cinsel ilişkiye girip, karısını aldatıyor ya da bekar iki insan, evlilik öncesi ilişkiye girip çocuk sahibi oluyor. Ondan sonra da ortalık karışıyor. Bizim Türk insanımız da sanki yıllardır aynı hikayeyi izlemiyormuş gibi “ Aaa… Bak adam aldattı!!!” diyip şaşırıyor.
İnsanoğlunun en tabii özelliği poligami olmasıdır. Bu bağlamda değerlendirdiğimizde, dizilerde yer alan sahnelerin normal olarak karşılanması gerekir. Fakat ne yazık ki senaristlerimiz insan oğlunun bu “id” özelliğinin cılkını çıkarmış durumda.
Dizlerde doğan her çocuk “piç”, sahnelerde yer alan her kadın da Türk geleneğinden yoksun bir biçimdedir. Bu nasıl bir dalalettir! Biz kendimizi bilen bir toplumken, diziler sayesinde, insanlarımız yanıltılıyor bunun neticesinde de milletimizde çatırtılar meydana geliyor. Yeter artık! Yaratıcılık peşinde koşun. Aynı hikayeler içersinde dönüp durulduğu için de Türk dizileri, Arap ülkeleri dışında pek de izlenmiyor. Ayrıca bu kurgu halkımıza da zarar veriyor… Zararı mı ne? 15 yaşındaki bir çocuğun merak yüzünden hamile kalması ve bunun akabinde bebeğini öldürmesi. Nasıl bir zihniyet, Nasıl bir örnek bu! Bakıyorsunuz en çok tutan dizilere, hep bu tema üzerine kurulu. Gençlik dizileri ise perişan bir halde. Örneğin, “Kavak Yelleri”… Cem Yılmaz'ın gösterilerinde anlattığı şöhret fıkrası gibi, Aslı Deniz’e, Deniz Mine’ye, Mine başkasına sona tekrar Deniz’e bu sefer Efe Aslı’ya, Aslı Güven’e en sonunda da hepsi Aslı’ya… İşin en enteresan yanı da hiçbirinin arası bozulmuyor ve hepsi aynı evde yaşıyor. Bu nasıl bir saçmalık! “Küçük Sırlar” dizisi de keza aynı şekilde.
Bizim Türk senaristlerimiz örnek aldıkları Avrupa medeniyetlerini de geçti. Bu konuda onları kutlamak gerekir. Bravo! Hakkını verelim, sapıklık dalında on numarasınız. Fakat yaratıcılıkta sıfırsınız. Bu sapkın örneklerden sonra, doğudaki ailelerimizde haklı olarak kızlarını şehirlere gönderip okutmak istemiyor. Ama sevinmeliyiz ki gençliğimiz henüz bu kadar rezalet bir durumda değil.. Evet, gelenekten uzaklaşma yer yer baş göstermeye başladı ama kişisel tercihlerin ötesinde bir durum söz konusu değil. Bu da modern ve özgür toplumlar için doğal bir sonuç. Bunu yadırgayamayız ve engelleyemeyiz. Eğer müdahale edersek ne demokratik olabiliriz ne de özgür.
Benim dikkati çekmek istediğim nokta, dizilerdeki uçlara varan kepazelikler ve hep aynı olay örgüsü… Ben geri kafalı veya sanat düşmanı bir şahsiyet değilim. Bunlar sanatın içinde var, tabii. Ama bizim yapımcılarımız ticari kaygılarla bu unsurları ön plana atıp, sanatsal yaklaşımlardan uzaklaşıyorlar.
Örneğin Bu sene Altın Küre en iyi kadın oyuncu ödülünü, Natalie Portman, “Black Swan” filmi ile aldı. Film içersinde Potman’ın bir mastürbasyon sahnesi var, ne film içersinde sırıtıyor ne de size çok sıra dışı geliyor. Senaryo ile kurgu, o kadar uyumlu ki eğer o sahneyi çıkarsanız belki de senaryo tam anlamı ile çöker. Ama bizimkiler ne yapıyor? Dikkat çeksin diye herkesi, herkesle yatırıyor. Üstelik bir de bunu Türk toplumu içerisinde yapıyor.
Sanatsal bir güdü taşımayan cinsellik tamamen ticaridir ve anlamsızdır. Milletimizi, toplumumuzu yanlış yere götürmek dışında bir şeye hizmet etmez. Okumayan bir toplum olduğumuz için, dizilerdeki karakterler halkımıza örnek oluyor. Herkes Behlül gibi, Bihter gibi olmak istiyor. Madem ki böyle bir eğilim var biraz daha dikkatli olmak gerekir. Cinselliği sanat dışında, para kaygısı ile kullanmak telafisi olmayan neticelere sürükleyebilir.
Gelelim Muhteşem Yüzyıl dizisine… Daha dizi yayına girmeden herkes verdi, veriştirdi. Üstelik dizide seyrettiğim kadarıyla, açık bir sahneyle de karşılaşmadım. Neymiş efendim, Kanuni’nin yatak odasını gösteriyormuş. Haremi konu alan bir dizinin içersinde, Sultan’ın yatak odasının ve cariyelerinin gösterilmesinden tabii ne olabilir? Üstelik Hürrem ile olan bütün sahnelerde de, karakterleri uygunsuz bir biçimde görmüyoruz. Osmanlı padişahlarının eşlerinin sayısı resmi kayıtlarda mevcut. Siz bence bu dizileri eleştireceğinize, dönün de şu saçma sapan dizilere bakın. Cinselliğin ticari amaç ile kullanılmasına karşı çıkın. Onları eleştirin. Kırk yılda bir, biri değişik bir şey yapmış bırakın da bir neticesini görelim.